ALEVÎLİKTE VAR OLUŞ, DEVİR-ÇARK VE DOĞUŞ

ALEVÎLİKTE VAR OLUŞ, DEVİR-ÇARK VE DOĞUŞ

Müslüman bir genç bana “ Alevîler neden Anne ve babalarına çok düşkündürler” deyu sormuştu. Bende sırrı farş eden şeytandan gelir deyu gülerek cevap vermiştim. Bunun üstüne Alevîlerde var oluş konusunda kendimce dil dökeyim deyu bu yazıyı yazmayı görev edindim…

Alevîler neden Anne Babalarına düşkündür?

Cevap: Aşkı biliyorsan ummana dalarsın.

Nar-ı aşk ile yansam bilen olur mu? Ömür harcarım, deri yüzdürürüm, boyun veririm; ama dört duvar içinde sevda içün yine kahrolan ben olurum…


Rahmet deryasına verilir müjde
Varlık-ı mevcudat cümlesi izde
Aranan mevcudat şehri de bizde
Akıllar eremez hiç manasına
Pir Hasanî

Pir söylüyor işte akıllar ermez diye. Durum aynen budur.


“Alemde meşud olan bu devran
Tekamül içindir Kemal’e doğru”

İlerleyip giden bu süreç kemale, yani kamile doğru evrimleşiyor. Tekamül; evrim demek, gelişerek değişme demek. Alevîler var oluşa inanır; yaradılışa asla değil. Yukarıda ki nefesler bunun en güzel örnekleridir.

Hasanî bu varlık Hakk rızasıdır
Ol maya bil ki anasıyla babasıdır
Güruh-u Nacinin hem azasıdır
Nur doğmuş kubbenin bak bacasına

Cümle azaları hep olur mevcud
Yapılan vücuda ederler sücud
Hakkın emri rızası orada mevcud
Onuncu ayda gelir bu dünyasına
Pir Hasanî

Nefesi yorumlamak sizler için zor olmasa gerek. Azadan kasıt 366 uzuvdur (organ). 10. ayda artık bu dünyaya gelen ise kimdir o da belli… Kubbe kadının rahmidir. Maya ana-babadır… Kendinden var olan varlık denir. Bunun içindir ki VAR OLUŞ!!! Deriz biz..

(Alevînin gözünün açılması gerek. Bu göz ise aşk ile açılır. Alevîlik aşkıyla… Üstadın dediği gibi uyur iken uyandırılmakla olur…)

Alevîlik felsefesi devir inancına inanır. Ham olmayan ruh hakk ile hakk olur. Ham Ervah (ruhlar) kamil oluncaya dek tekrar gelir ve gider. Ateş, Hava, Su, Toprak elbisedir. İnsan bu elbise ile formsuz iken forma büründü.

Anasırdan bir libasa büründüm
Nar’ü, hak’ü, bad’ü, ab’dan göründüm
Şirî
Çar Anasır: 4 kuvvet (anasırdan kasıt MADDE)
Libas: Elbise
Nar: Ateş
Hak: Toprak
Bad: Rüzgar, hava
Ab: Su
Açıklama: Maddeden bir elbiseye büründüm, ateşten, topraktan, rüzgardan sudan göründüm.

Pire ait bu nefes, anlatmaya çalıştığım yukarıdaki inancı güzel biçimde anlatır.
Bu söylemler en sonunda tekamül ile kim bilir milyarlarca yıl sonunda kendini buldu. Gerisi zaten anne ve babadır. Hiçlikten varlığa doğru ilk tekamül evresi gerçekleşmiştir. Gerisi var oluş inancıdır. Oluşum, türüm, doğuş, ışık felsefesi yani diğer adıyla Südur!

Peki ya ilk var oluş, dünya?
>>> Dünyanın doğuş alanına gelmesi, güneş ile olmuştur. Güneşin doğum yapmasına Kızılbaş Alevîlik “cemre” yada “kozi” demiştir. Dünya vücut olunca ondan bitkiler, ondan hayvanlar ve ondan da insan doğuş yapmıştır. Böylece yedi doğuş tamam olmuştur. <<<(*)
(*) Haşim Kutlu, Yol Erkan Meydan


Katre idim şimdi ummanlar oldum
Arştaki kandilden nurdan gelirim
Kul Nesimî


Ey gönül hak sendedir hak sendedir
Söyle hakkı kim Ene’l Hak sendedir
Seyit Nesimî Sultan


Hakkın gevherinden Arşın Nur’undan
Ondan hâsıl oldu Güruh-u Naci
Kul Himmet

O kadar müminiz ki hakk, tanrı benim diyoruz ve şirk yapıp duruyoruz.
Evet… Benden başka dudağı uçuklayacak biri var mıdır bunları okuduktan sonra?
Hiç sanmıyorum… Kızmayın! Aşk ile olunca ve vecd hali ile…. insan olanın elbette ağzı açık kalıyor. Güneş ve Alevîler… Hani Xwedê (Tengere-Tanrı)?... Kim yaratmış insanı?
Kurban olayım adına, Dersim Alevileri Ali deyu gün doğmadan çıkıp güneşe niyaz etmiyorlar mı? Alev-î bu manada Işık İnsanıdır. Gerçeğin ne olduğunu çok iyi biliyor. Oturup bana kimse zahiri üçleme mantığıyla biz İslamız deyip durmasın!

Haşim Kutlu bir Pirin çocuğudur. Babası Kurban Baba’dır. Söyledikleri benim için kanundur.
Yukarıda da güneş ve devir, südür öğretileri dikkate alınınca şu sonuç çıkar:

Varlık kendisini doğurarak ve doğumdan gelerek ispat etmiştir. Artık vardır. Anne Baba varlık için yeterdir. Gayba gitmeye gerek yoktur. Bilinmez, doğmayan, doğurmayan, şeytanla iş yürüten ve şeytana seyirci kalıp insan öldüren, cezalandıran (sodom-gomora-ad kavmi) yaratıcılar aramaya gerek yoktur. Canlılık güneştendir ve tekamül etti ve hala ediyor. Kâmil oluncaya dek…

“Alemde meşud olan bu devran
Tekamül içindir Kemal’e doğru”

Anlatsam da kimse anlamaz. Sen kimsin denir önce. Arkadaşlar gerçekten uyuyoruz. Uyanmamız gerek. Bunu boşuna söylemiyorum.Uyanmamız gereeeek!

(Bugünkü insan ve kırklar ayrı bir konu başlığı girmeyeceğim.)
Varlık var oldu. Yaratılmadı. Kendisini bildi. Uyandı. Uyanınca da aynaya baktı kendisini gördü. Başka hiçbir şey değil. Ali temsil idi. Ali ilk varlığın, Tanrının, Kamil insanın…. Vs vs adıdır. Vücuddan sonra Mevcuda eren varlık kendisini gördü.

Aynayı tuttum yüzüme
Ali göründü gözüme

Diyerek bunu İslami özneler altında çok güzel biçimde ifade etti. Ali adı altında söylediği ve anlattığı bu sır, İslama tamamen aykırı. Düşünün İslam altında, İslama aykırı bir kabulü anlatmak! Bunu da ancak biz başarırdık. Pirlere selam olsun!

İşte tüm bu varlığın seyrini ve kemale doğru evrilmesi genel geçer bir yaratıcı kabulünü reddeder. Alevilik bunun içindir ki “Hakk” tabirini kullanır. Her şey bir devir, devinim, sürekli ve sonsuz bir hareket içindedir. Cıvıl cıvıldır ve adeta raks halindedir. Durağan değildir. Kün dedi tanrı ve insan oldu. Haa şimdi ibadet et dur ve cennet için sadece çalış mantığı değildir Alevîliğin mantığı.

Pirin dediği gibi:

Bektaşî kimsenin malın çalamaz
İbadet etmekçün tembel kalamaz
Aşık Küncî

Kendinden tekamül ederek var olan varlık insana ibadet için vardır. her şeyi insandır. İbadet denilen ise bizde hizmettir ve insanadır. Kitabı, kabesi, kıblesi… her şeyi insandır. İbadeti dahil. Bunun içindir ki ibadet etmek için tembel kalamayız.

Varlığın devam eden doğuşu ana baba iledir. Bunun için soy önemlidir. Alevîlerin yaratıcıları ana-babadır. Çocuk ise çobandır. Soyu devam ettirendir.

Üçlerin bir anlamı:
Can-Canan-Çoban (Kaynak: Pir Hasan Sanî-Seyyid Hasan Efendi)

Can ve canan belli… Çoban ise Can ve canandan var olan çocuktur. Anne ve babalarımız bunu geçmişte iyi bildikleri için çocuk aşırı derecede önemli idi. Bu nedenledir ki soya bağlı olan Alevîlikte çocuklar ve anne-babalar çok önemlidir.

>>> Bu güne dek insanlık, iki kol üzere gelmişlerdir. Biri NACİYE ANA koludur; diğeri ise HAVVA ANA koludur. Bu kollar birbirinden ayrıdır. Bu kolların Allahları da ayrıdır. Havva kolunun Allah’ı yaratılmışlarda; Naciye kolunun Allah’ı da DOĞUŞTA ispat olur. Doğuşta kendini ispat etmeyenin kendisi de yok, namı da yoktur. Yok olanlar, dünyada kendini ispat etmeyenlerdir. Yoktan yaratılmış olanlardır. Anasının doğum kapısına Hakk Kapısı demeyenler, kendilerini inkar etmiş ,İnkâr defterine kayıt düşenlerdir. KENDİNİ TANI EY TALİP!
Özünü, nefsini, hırsını öldür. Öldür ki yeniden doğumun olsun. Yeniden doğmak uyanmaktır. Uykuyu terk et! Uyanmak kendin bilmektir. Kendi bilmeyen Hakkı bilir mi?Hakkı kendisinde görmeyen boş kovandır. Bu kovan şeytanın evi olup, balı yoktur. Hakkı tanıyanlar, Hakkı kendisinde hazır ve mevcut görenlerin kovanları bal ile doludur. Hakk onların emrinde ve onlara sahip. Onları gezdiren dolaştıran, her bir fena fiillerden, kötü hallerden saklayıp, bekleyen Hakk’tır . <<< (*)
(*) Pir Nizar Daylemî (Aktaran Haşim Kutlu)

Canlar! Şapkanız beyninizde mi, yoksa kafanızda mı bilemem; ama önünüze koyup bir düşünün artık. De yeter. Pir’in söylediği ortadadır. Biz Havadan gelen, ispatsız, inkarcılar değiliz. Biz 72 değil,73. Milletiz. Bizim inancımız yaratılışı reddeder, bizim mükemmel inancımız DOĞUŞ’u kabul eder. Bugün ÇAĞDAŞ BİLİMDE big bang yada PANSPERMİA teorileriyle ilk insanın ortaya çıktığını ve sonra tekamül ederek, doğarak, doğurarak bugünlere geldiğini savunur. Alevîlikle gurur duyun! Nedir bu utanç?
Gururlu olun ve şu inancın mükemmelliğine bakın! Biraz düşünün ve pirin şu yazdığını bir daha okuyun. Bilimin 180 yıldır savunduğunu biz Binlerce yıldır savunuyoruz. Alevîlikle gurur duyuyorum.

İşte size aylardır, Alevîlerin Tanrısı ayrıdır deyip, ona Hakk deriz çünkü gerçek başkadır diyordum. Pir Daylemînin bu sözlerini ilk kez okudum ve haklı olduğumu gördüm. Kendimle ilk kez aynada şaşarak hesaplaştım: DOĞRU YOLDAYMIŞIM DİYE!
Bazen ben bile fikirlerimden şüphe duydum; ama Pir Hasani ve Pir Dayleminin sözleri beni benden etti. Uyur iken uyarıldım pirin dediği gibi.

Yaratılış değil de doğuşsa bizim inancımız peki ilk insan, hayat, canlılık?

>>> Dünyanın doğuş alanına gelmesi, güneş ile olmuştur. Güneşin doğum yapmasına Kızılbaş Alevîlik “cemre” yada “kozi” demiştir. Dünya vücut olunca ondan bitkiler, ondan hayvanlar ve ondan da insan doğuş yapmıştır. Böylece yedi doğuş tamam olmuştur. <<<(*)
(*) Haşim Kutlu, Yol Erkan Meydan

(((GÜNEŞ VE IŞIK))) kimi zaman Işıkçı diye hakaret yedik ama pirler bizi tasdik etti… Pirlere şükür olsun!!! Hızıra şükürler olsun!

***Dersimli Has-öz Alevîler, gün ağarmadan çıkıp güneşe niyaz ederler(di). Bu bilinen bir şey. Ve bu gerçeği hala bildiklerinin ve Alevîliği kökenine göre yaşadıklarının göstergesidir.
Ama şu gerçek ki GÜNEŞ VE IŞIK VAR OLUŞUN aracıdırlar, var eden değildir. ARAÇTIRLAR. ASLA tapınma söz konusu değil, teşekkür ve şükür söz konusudur.


CANLAR!
Devir öğretisi ve Südur (Işık felsefesi, oluşum, türüm, doğuş) felsefesi önemlidir. Aslına kavuşma isteğinde bulunan, kendinden var olan varlık er yada geç devrini tamamlayacaktır.
Ama ondan öncesi şu mükemmel tasavvufla anlatılır:

Alemde meşud olan bu devran
Tekamül içindir kemale doğru
Her nokta cevval her zerre raksan
Uçar giderler visale doğru

Denildiği üzere evrimleşerek kemale, asla giden her nokta raks ile visale yani kavuşma anına kadar sürekli hareket eder, uçar, devr eder. Kâmil oluncaya dek…

AŞK İLE

ENEL HAKK

GERÇEĞE HÛ ( O )