Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


ANA SAYFAYA GiTMEK iÇiN TiKLa..





 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 İŞTE ALEVÎLİK İŞTE MU (2)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
aydo_62




Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 22/06/08
Yaş : 34

İŞTE ALEVÎLİK İŞTE MU (2) Empty
MesajKonu: İŞTE ALEVÎLİK İŞTE MU (2)   İŞTE ALEVÎLİK İŞTE MU (2) Icon_minitimePaz Tem. 06, 2008 12:14 am

İŞTE ALEVÎLİK İŞTE MU (2)


Külli yer û gök Hak oldı mutlak
Söyler def û çeng û ney Ene’l Hak
Seyyid Nesimî Sultan


Evet. Alevîlik ile Mu’nun ve Mu din adamları olan Naakallerin öncülüğünde benzerlikleri ortaya koymaya devam edelim.

>>> …Değişik örgütlenmeler vasıtasıyla günümüze kadar ulaşmış olan bu inisiasyon töreninde ADAY, uzun bir hazırlık ve soruşturma döneminden sonra, layık görülmesi halinde KARDEŞLİĞE kabul edilirdi. Naakal kardeşlik örgütüne üyelerin seçilerek alındıkları dışında, kabul töreni ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.<<<(1)
(1) Sinan Meydan, ****** ve Kayıp Kıta Mu

Her ne kadar birebir olmasa da bana Musahipliği hatırlattı. Adaylık var, hazırlık ve soruşturma dönemi var, layık görülme var, seçerek alma var ve sonunda kabul töreni var (Belki de ikrar cemi).
Elbette yeterli kanıtımız yok. Sizin de gördüğünüz gibi aşırı bir biçimde bir benzerlik var. 15bin yıldan bahsediyoruz. Ufak farklılıkların olabileceği göz önünde bulundurulmalı.


>>>Mu dininin dört temel kavramı vardı:

1) Tanrı tektir. Her şey ondan var olmuştur ve ona dönecektir
2) Ruh ile beden birbirinden ayrıdır. Beden ölür ve ayrışırken ruh ölmez.
3) Ruh, mükemmelliğe ulaşmak için değişik bedenlerde yeniden doğar.
4) Mükemmelliğe ulaşan ruh Tanrıya döner ve onunla birleşir.

Naakal öğretisine göre, evrensel sevgiyi kavrayabilecek vasıfta olan ruhlar ona geri dönebilecek yeterliliktedir. Bu vasıflara sahip bir insan alabilmek ancak NAAKAL KARDEŞİ olmakla ve kardeşlerin de öğretiyi derece derece sindirmeleri ile mümkündür. Naakaller, yalnızca ÜSTAD RAHİPLERİN bu aşamaya ulaşabileceklerini kabul ederlerdi.<<< (2)
(2) Sinan Meydan, ****** ve Kayıp Kıta Mu

Yazarın Alevilikle ilgisinin olmadığına inanıyorum. Sevgili canlar dört maddeyi dikkatle irdeleyin, ben son paragrafa bir oyun planlıyorum ve aynen alıyorum:

>>>Bu vasıflara sahip bir insan alabilmek ancak NAAKAL KARDEŞİ (MUSAHİP) olmakla ve kardeşlerin de öğretiyi derece derece sindirmeleri (4 KAPIDAN GEÇMEK: DERECE DERECE) ile mümkündür. Naakaller, yalnızca ÜSTAD RAHİPLERİN (PİRLER) bu aşamaya ulaşabileceklerini kabul ederlerdi.<<<

Bence bu kadar tesadüf fazla artık. Üstelik bir şey biliyorsam şu hayatta, bunlar kesinlikle tesadüf değil. Farklılıkların olabileceği gerçektir ama unutmayın ki 75-15 bin yıllık bir tarihten bahsediyoruz. Gelen dinler, oluşan farklılıklar, Fransız ihtilali, milliyetçilik, baskı, katliyamlar… Dünya neler gördü bu binlerce yıllık süre içinde. Ufak farklılıklar elbet olacaktır.

Mu’nun sadece 50 milyon kilometre karelik bir ada imparatorluğu olmadığını söyledik. Mu yani Güneş İmparatorluğunun kolonileri vardı. Amerika’da Maya, Afrika’da Eski Mısır, Asya’da Uygur, Mezopotamya’da Sümer ve Akad bunlardan bazıları idi. Görüldüğü üzere Alevîliği direkt etkileyebilecek bir coğrafi bütünlerden bahsediyoruz. Yani bu imkansız bir şey değil.

Horasan kelime anlamıyla Güneşin, Işığın yeri anlamlarına geliyor. Teorik olarak Horasandan gelmek pek ala güneşin yeri olan Mu’dan geliyoruz demek olabilir. Zira Luvi’lerin Asyadan geldiklerine dair bulgular var. Tüm bunların en güzel tarafı, Alevîliğin İslam öncesine dayandığı ve serçeşme olup, İslam, Yahudilik veya Hıristiyanlık ile ilgisinin olmadığını göstermesidir. Bu açıdan sevindirici ve umut vericidir. Alevîler köklerini kısa bir süre sonra öğrenecektir.

Şimdi yukarıdaki dört maddenin 3-4. maddeleri ve devamında gelen alıntı yaptığım paragrafı destekleyici bir alıntı daha yapmak istiyorum.

>>>İnsan-ı Kâmil, eğitimlerden geçmiş, kendini yüklerden tamamen arındırmış, “kendini bilme” derecesinde en yüksek makama ulaşmış bilge insan demektir. Kızılbaş Alevî öğretisine göre bir insan yedi aşamadan geçerek, yine bu bağlamda, YEDİ DOĞUŞ gerçekleştirerek bu aşamaya ulaşır.
1)İnsan-ı Natık ( Hayvan İnsan)
2)İnsan
3)Şeriat İnsanı
4)Tarikat İnsanı
5)Marifet İnsanı
6)Hakikat İnsanı
7)İnsan-ı Kâmil (fenafillah makamıdır bu makam, Enel Hakk makamıdır.)

Bu aşama (7. aşama) insanın salt maddi ve manevi gerçekle buluştuğu, özdeşleştiği ve bütün bağımlılıkların üstüne çıktığı aşamadır. Sonsuz özgürlük aşaması. İşte bu noktada insan bütün ile yani HAKK ile doğrudan etkileşim içindedir. Aynı özden olanların “BİR” oldukları aşamadır bu ve yolakta buna Enel Hakk mertebesi denmektedir. Bu, Hakk ile Hakk olmadır. Kızılbaş Alevilik öğretisinin esası ve özüdür bu. Burası anlaşılmadan Kızılbaşlık üzerine söylenenler, Pir Hasanî’nin ifade ettiği gibi boş arı vızıltısıdır. Bal üretmez.<<< (3)
(3) Haşim Kutlu, Yol Erkân Meydan

Görüldüğü üzere benzerlik şaşırtıcıdır. Üstelik bizler 7 aşamanın en fazla 3. hadi 4. olsun aşamalarında olan, bocalayan insanlarız. 5, 6 ve 7. aşamalar ise ağır Batıni bilgiler içerir. 5-6 ve 7, aşamalarda İslami herhangi bir şey bulamazsınız. İslam tamamen terk edilir bu aşamalarda.

Gerisi zaten aşk mertebesidir. Gözün perdesinin yar ile açılmasıdır. O yar, candan içeru olandır:

Pir Sultan’ım okuyuban yazarım
Turab oldum ayaklarda tozarım
Yar elinden içtim sermest gezerim
Yardan içilmeyen mey’i neylersin
Pir Sultan Abdal

Bunca açıklamadan sonra şunu söylemek gerek: Alevîliğin Mu kaynaklı olduğunu kesinlikle söylemiyorum. Olabilir; ama olmayabilirde. Şu bilinen bir gerçek ki Mu İmparatorluğunun Sümer, Akad, Uygur, Maya gibi kolonileri vardı. Bu koloniler pek ala Mu dininin özelliklerini elbette taşıyacaktır. Alevîlik Sümer ve Akad eliyle Mezopotamya; Luvi ve Hitit eli ile Anadolu kültürlerinden bu yapıyı almış olabilir. Kesin olan bu benzerliklerin İslamda olmadığı ve Alevîliğin bu yapısının İslam’dan önceye dayandığıdır. Bu sevindiricidir. Zaman, belge, bulgular Alevîliğin yapısını veya kabullerini tarihi gerçekler ışığında ortaya çıkaracaktır. Emin olmamız kesinlikle gereken bir şey var ki o da Alevîliğin hiç ama hiçbir dinin yan ürünü olmadığıdır. Ne İslam, Ne Hıristiyanlık, Ne Yahudilik ne Gök Tanrı, Toyonizm, Şamanizm ve ne de Zerdüştlük. Benzerlikler bazı dinlerin Semavi dinler öncesinde çıkmış olması nedeniyle Mu etkili olabileceğindendir. Çünkü J. Churchward’a göre; tüm dinler Mu kaynaklı idi. Hindistan’da bulunan Naakal tabletlerinden İsa, Musa ve Muhammed Hindistana giderek orada ki mabetlerde kalarak feyiz almış. Bu Churchward’ın iddiasıdır. Beni de ilgilendirmiyor zaten. Ben sadece kendi eşsiz ve mükemmel inancım olan Alevîliğe bakıyorum. Hiçbir semavi veya yapay din beni ilgilendirmiyor. Sadece Alevîlik ille de Alevîlik. Benim inancım can çekişiyor. Tüm canların 1500 yılı ve sonraki gelişmeleri incelemelerini, araştırmalarını öneriyorum. Zira Alevîliği baltalayan ve talan eden Şıh İsmail’dir. Ama lanetli Alevîliğin lideri sayılacak kadar bizi ve beyinlerimizi talan etmiştir. Araştırmalar bunu size acı bir biçimde gösterecektir.


Yaklaşık 15 bin yıl önce idi. Mu artık sonunu bekliyordu. Bilinen kadarıyla 60 bin yıllık Mu yok olmak üzere idi.

Colonel James Churchward şöyle diyordu:
“ Her yanı dehşetle haykıran kalabalıkların sesi doldurmuştu. Mu kurtar bizi diye bağırarak mabetlere ve yüksek yerlere sığınmaya çalışan halkın üzerine ATEŞ VE DUMAN yağıyordu.”

Meteor ve yer altı gazlarının sıkışması gibi iki muhtemel teori söylense de Mu kıtasının çökmesi için, benim teorim başka. Ayrıca bu olayın oluş tarihini ise tam bulamadım. Ay olarak tabii ki! Benzerlikler bunlar dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.

Mu Ateş ve duman ile 64 milyon kişiyi kaybetti ve battı. 15 bin yıl sonra sıra bugün Alevîlikte ve 15 milyon Alevî nüfusunda bizde beyinsel ve kimliksel bir batış yaşıyoruz. Alevîliğin batışı çok çok çok yakındır. Bunu bazı şeyleri gören biri olarak söylüyorum. Şeriate dayanan Alevîlik, Cumhuriyete ve Laikliğe dayanamadı ve dayanamayacak. Bunu her aşık görür. Devir nema devri!

Aleviliğin DOĞUŞ kabulü ile ilgili... Bildiğin gibi Alevîlik yaradılışı REDDEDER...



AŞK İLE


GERÇEĞE HÛ ( O )


ENEL HAKK

>>> Dünyanın doğuş alanına gelmesi, güneş ile olmuştur. Güneşin doğum yapmasına Kızılbaş Alevîlik “cemre” yada “kozi” demiştir. Dünya vücut olunca ondan bitkiler, ondan hayvanlar ve ondan da insan doğuş yapmıştır. Böylece yedi doğuş tamam olmuştur. <<<(*)
(*) Haşim Kutlu, Kızılbaş Alevîlikte Yol Erkân Meydan

Zaten bu gerçeği anlatıyor... Dersimli Alevîler hakkında İrene melikoff sabah güneşe niyaz ederlerdi demişti.. Yanılmıyorsam koçgiri aşiretinin önde gelen birisiyle yaptığı konuşmaydı... O yazıyı bulamadım...

Güneş!!!!

Yedi kat Arşta asılı
Kandildeki Nurdan gelirim
Pir Sultan Abdal

Pirin dediği gibi...


Aşk ile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İŞTE ALEVÎLİK İŞTE MU (2)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Genel Konular :: Serbest Kürsü-
Buraya geçin: